Önsöz
Küçükbaş hayvan yetiştiriciliği, yüksek oranda yabana dayalı bir geçim kaynağıdır. Bu nedenle aynı zamanda çevresel boyutları yüksek olan bir iş koludur. Kontrollü ve bilinçli otlatma yaptığınızda kullanım hakkına sahip olduğunuz tüm arazilerden yarar sağlayabildiğiniz gibi maksimum katkı da sunabilirsiniz. Ancak ülkemizde sürdürülebilirlilik çerçevesinde kontrollü ve bilinçli bir biçimde çevreden yararlanmadan bahsetmek çok zordur. Bu nedenle çayır-meralarımız %90’nın üstünde tahrip ettiğimiz için hayvanlarımızı kırlarda doyurmak neredeyse 10 ayın 1-2 ayında ancak mümkün olabilmektedir.
Anadolu coğrafyasının iklimi, ortalama eğimi ve yükseltisi, bilinçli ve kontrollü otlatma yapılması halinde küçükbaş hayvan yetiştiriciliği için uygun olduğu söylenebilir. Ancak geldiğimiz noktada hızlı nüfus artışı ile birlikte topraklar yüksek oranda tahrip edildiği için, çoktan uygun olmaktan çıkmıştır.
Türkiye coğrafyasının hemen hemen her noktasına gittim, gitmediğim yerleri ise uzun uzun dijital ortamlarda izledim. Hayvancılıkta gelişmiş ülkelerin arazi kullanımı ile karşılaştırdığımda, tarım ve hayvancılık anlayışımızın Neolitik Çağ’dan kalma bir anlayış olduğunu kolaylıkla söyleyebilirim.
Ömrüm, bu coğrafyada tarım ve hayvancılığın popülizm batağına saplanmadan, sürdürülebilirlik çerçevesinde bilimsel bir anlayışla yapılmasını görmeye yetmeyecektir. Ancak su ve gıda kıtlığını ciddi ciddi göreceğimi de düşünmüyor değilim.
Bu çalışmamı, sürüsüyle bir başına gece gündüz kırları adım adım soluyan çoban çocuklara ve elbirliğiyle yok ettiğimiz binbir çiçekli çayır-meraların ruhuna adıyorum.
15.12.2023